TKP, Salihli'de “Biz halkız, biz yönetiriz” başlığıyla halk toplantısı düzenledi.
- manisaisciduragi
- 9 Mar
- 5 dakikada okunur
Zafer Keskin Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilen buluşmaya konuşmacı olarak katılan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, dünyada büyük bir paylaşım kavgası olduğuna işaret etti. AKP gibi bir iktidarın, ülkeye müdahale edilmesine veya Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının sorgulanmasına neden olabileceğini belirten Okuyan, iktidarın yönetme krizine ve Yeni Osmanlıcı hayallerine dikkat çekti.

Okuyan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan ve PKK lideri Abdullah Öcalan'ın silah bırakarak, örgütü feshetme çağrısıyla devam eden yeni "süreç" hakkında da konuştu. Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde yoksulluğun daha fazla olduğunu, Kürt zenginleri ile Kürt yoksulları arasındaki makasın giderek açıldığını hatırlatan Okuyan, "Kürt ve Türk yoksullarının sorunlarını çözmeye niyetli değiller" dedi.
Okuyan, "Kaçış yok, evde oturarak da başınıza iş geliyor, kötülükleri ancak örgütlüyseniz aşarsınız" ifadeleriyle örgütlü mücadele çağrısında bulundu.
Salihli'de halk buluşması
Toplantı, TKP Salihli İlçe Örgütü Yöneticisi Onur Üçtepeler’in açış konuşmasıyla başladı. Üçtepeler katılımcıları selamlamasının ardından AKP’nin yönetme krizinden örnekler verdi.

Salihli’nin sorunlarından söz eden Üçtepeler, hükümetin tarım politikalarının bölgedeki tarıma kötü etkilerini ve tarım işçilerinin güvencesiz çalışmasını anlatarak devam etti. Üçtepeler “Salihli’de verdiğimiz mücadelenin yanında semt evlerinde, işçi evlerinde, köy evlerinde, tarım emekçileriyle, organize sanayi fabrika işçileriyle, öğrencilerle bir araya geleceğiz. Birlikte okuyacağız, birlikte öğreneceğiz; birlikte mücadele vereceğiz. Sizleri bu mücadelede birlikte hareket edebilmek için TKP saflarına davet ediyorum“ diyerek katılımcılara çağrıda bulundu.
Üçtepeler’in ardından, bir süredir direnişte olan Lezita işçileri adına Mehmet Emin Dikici konuşmasını yaptı. Dikici, Lezita işçileri adına etkinliğe katılanları selamladı. 2021 yılında örgütlenmeye başladıklarını, sendikal çoğunluğu sağladıklarını söyleyen Dikici türlü bahanelerle örgütlenme haklarının nasıl engellendiğini anlattı.

Lezita işçisi Dikici’nin ardından AKP’nin yönetme krizini anlatan bir sinevizyon gösterildi. Sinevizyonda 6 Şubat depreminden sellere, yangınlara kadar Türkiye’nin yakın geçmişinde yaşanan pek çok acı olay yer alırken AKP’nin nasıl yönetemediği hatırlatıldı.

"Yönetemiyorlar!"
Sinevizyon gösterisinin ardından TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan konuşma yaptı.
“Biz halkız biz yönetiriz dedikçe etrafımızdan bazıları AKP yönetiyor diyorlar. Bir açıdan haklılar. Saldırıyorlar, açlığı yönetiyorlar. Yönetemiyorlar meselesinden ne anlamalıyız onu açmamız lazım" diyen Okuyan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yönetiyor gibi görünüyor çünkü biz onlara bu fırsatı veriyoruz. Meseleye hakimmiş gibi görünmelerinin nedeni halkın onlara izin vermesi. Bir halkın yeteneği olağanüstü anlarda açığa çıkar. Kriz, orman yangınları, deprem örneğin. Bir binada çıkan yangın olağanüstü bir durum değildir ama o kadar acizler ki bir binada çıkan yangında 80’e yakın yurttaşımız hayatını kaybetti. Yönetemiyorlar çünkü. Yoksulluğu hepimiz yaşıyoruz anlatmamıza gerek yok. Ama buralarda iktidarın icraatlarına baktığınız zaman ciddi bir yönetme krizi olduğunu görüyoruz."
"Büyük bir paylaşım kavgası var, AKP gibi bir iktidarda Türkiye’ye de müdahale ederler"

Benzer bir yönetememe krizinin dünyada da yaşandığını vurgulayan Okuyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın kapitalizmin geldiği noktayı çok iyi gösterdiğini belirtti ve yönetilemeyen tabloya müdahale edebilmek için olağanüstü aktörlerin öne çıkartıldığını söyledi.
"Başından beri söyledik dünyada kaynakları yağmalamak için tekellerin savaşıdır bu" diyen Okuyan, "O zaman bize kızdılar ‘Ukrayna’nın nesi var ki?’ dediler. Trump geldi Ukrayna’daki değerli madenlere talip olduğunu söyledi. Madenler üzerinde hak iddia ettiler. Demek ki Ukrayna’da bir şeyler varmış. Rusya da ABD de Avrupa ülkeleri de bunlara çökmek istiyorlarmış" dedi.
Okuyan, Suriye'de ise Esad yönetiminin düşürülmesi için İsrail, ABD, İngiltere, Türkiye ve başka bazı Avrupa ülkelerinin yıllarca koalisyon halinde faaliyet yürüttüğünü hatırlattı ve "Suriye’yi karıştırdılar. İnsanları birbirine düşürdüler, iç savaşa soktular" dedi.
TKP'nin Türkiye'nin söz konusu savaşın dışında kalması için çok uğraştığını belirten Okuyan, "Bugünkü pozisyonumuz on yıl önce de aynıydı. Şimdi geldiğimiz noktada Esad devrildi. HTŞ Suriye’yi ele geçirirken dedik ki HTŞ bu koalisyon tarafından iktidara getirildi ve katliamlara başlayacak ve böylece İsrail ve ABD Suriye’ye müdahale için bahane bulacaklar. Şimdi ne oldu katliamlara başladılar, tam da söylediğimiz gibi" diye konuştu.
AKP'nin Yeni Osmanlıcı hayallerle hareket ettiğini vurgulayan Okuyan, sözlerini şöyle devam ettirdi:
"İçerde adaletsiz bir sistem var, kimse mutlu değil. İçeride kimse mutlu değilken Suriye’de hamilik yapacak. Hayatımız boyunca Amerikancılıkla, İsrailcilikle mücadele ettik. Bir katil sürüsünü Şam’a getirdiler, insanlar çaresizlikten bunlardan medet umuyorlar. Yüz yıl sonra mandacılığı hortlattılar. Bunun baş sorumlusu AKP’dir.
Dünyayı bu şekilde parçalayarak yönetiyorlar. AKP de buna çanak tutuyor çünkü Türkiye’yi de böyle yönetiyorlar. Mezhepçilikle, işçileri bölerek yönetiyorlar. Bölgemizde büyük bir paylaşım kavgası var. Haritalar değişirken AKP gibi mezhepçi ve aklını yitirmiş bir iktidar şuna neden olur: Yarın birileri ‘Türkiye’de insanların can güvenliği yok’ diye Türkiye’ye de müdahale ederler. Ya da Türkiye, Suriye’de bir hata yaparsa, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının sorgulandığı bir tablo görürüz. İşte bu bir yönetme krizidir.”
"Kürt ve Türk yoksullarının yaşadıkları sorunları çözmeye niyetli değiller"
Okuyan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan ve PKK lideri Abdullah Öcalan'ın silah bırakarak, örgütü feshetme çağrısıyla devam eden yeni "süreç" hakkında da konuştu.
Okuyan, "Yurttaşlarımızın bir bölümünü küstüren, dışlayan politikalar uygulandı. Buna kimse itiraz edemez" dedi ve "Aslında mesele çok basit. Bu politikalarla bir bölüm kendilerini ülkenin bir parçası gibi hissetmemeye başladı. Bu da işçileri böldü" değerlendirmesinde bulundu.
Asıl meselenin üstünün örtüldüğünü vurgulayan Okuyan, Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde yoksulluğun daha fazla olduğunu, Kürt zenginleri ile Kürt yoksulları arasındaki makasın giderek açıldığını hatırlatarak "Peki bu konuşuluyor mu? Hayır. Bunu çözmeden neyi çözeceksiniz? Buradan hiçbir şey çıkmaz, buradan yeni belalar açılacak başımıza" dedi.
Okuyan, "Kürt ve Türk yoksullarının sorunlarını çözmeye niyetli olmadıkları için başka şeylerle uğraşacaklar" dedi ve "Örneğin din kardeşliği diyerek cumhuriyetle hesaplaşıyorlar. Gericilik, tarikatlar her yeri sardı, bunu şimdi anayasaya da taşıyacaklar. Sorun cumhuriyete çöken ve ülkeyi yağmalayan sermaye sınıfıdır. Bununla hesaplaşılmadıkça ülkenin hiçbir sorunu çözülemez" diye konuştu.
"Ayağa kalkın çünkü böyle devam ederse büyük bir karanlık bekliyor bizi"
Öte yandan düzenden zarar gören büyük çoğunluğun yani işçilerin ABD ve Türkiye de dahil olmak üzere hiçbir yerde sesinin çıkmadığını belirten Okuyan, "İşçi sınıfı bir araya gelseydi, biz yönetiyoruz deselerdi Trump olmayacaktı. ABD’nin de kaymağını zenginler yiyor. Süper güç dedikleri ülkede 800 bin insan sokakta yaşıyor. Beğenilmeyen Sovyetler Birliği’nde sokakta kimse yoktu, insanların temel gereksinimleri karşılanıyordu. ABD’de işsizseniz öldünüz demektir; hiçbir hastanenin kapısından giremezsiniz. Bunlar tartışılmıyor, Türkiye’de de tartışılmıyor. Demokrasi tartışıyorlar. Kimse bu gerçek sorunları tartışmıyor. Yüzde 1’lik kesim yüzde 40 zenginliğe sahip. İnsan dediğimiz şey buna itiraz eder, ayağa kalkar" ifadelerini kullandı.
Okuyan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun için buradayız, bu düzen değişmeli diyoruz. Sahte umutların peşinden gitmemizi istiyorlar ama doğru değil bu. Biz yönetmeye adayız demezsek biz zarar göreceğiz. Aklımızı ve yüreğimizi birleştirdiğimiz zaman ülkeyi yönetir noktaya geliriz. Kıt kaynaklarla, zor koşullarda milli mücadele yürüttük. Şimdi Suriye’de insanlar büyük güçlerin himayesini ister hale geldiler. Millî Mücadele zamanı da böyleydi. Millî Mücadele bunların dışında bir alternatifi zorladı. Türkiye toplumu Millî Mücadele’den 100 küsur yıl sonra kendisine inanmıyor.
Halkımız kolay tercihlerin peşinden gidiyor o yüzden kolay yönetiyor görünüyorlar. Meseleye el koyuyoruz dememiz lazım. Türkiye’deki kaynaklara çöken sermaye sınıfından, bu düzenden kurtulma iradesiyle hareket etmediğimiz sürece iç ve dış mandacılar bizi yönetecekler. Yüzde 1’e dokunmadan ülkeyi refaha çıkaracağım diyenler yalan söylüyorlar. Bugünkü sistemdir bugünkü yoksulluğun nedeni. Sermaye sınıfı el koyuyor bu kaynaklara. Devlet sermaye şirketlerine ülkenin anahtarını vermiş. Ayağa kalkın çünkü böyle devam ederse büyük bir karanlık bekliyor bizi. Meseleye biz el koymazsak başkaları el koyacaklar. Cumhuriyetin de varlık nedeninin sorgulanacağı bir sürece giriyoruz.”

'TKP’den korkmayın, TKP bu ülkenin geleceğidir'
Okuyan konuşmasını şu ifadelerle noktaladı:
“Bugünkü düzen için her şey para olduğundan ülkenin güvenliğini sağlayamazlar. Vakit yok, biraz acele etmemiz lazım. Yıllarımızı sahte hayallerin peşinden giderek mi geçireceğiz, sabahtan akşama kadar televizyon karşısında homurdanarak mı geçireceğiz? Sistemden kâr elde edenleri de yarın öbür gün teslim alırlar. Gerçek olan halkın bir araya gelmesidir. Bir yirmi yıl daha kaybetmeye hazır mısınız? Biz değiliz, biz bu ülkeden umudu kesmedik. Ayağa kalkalım, kendi işimizi yapalım. Suriye’yi cellatlar sürüsüne teslim ettiler, biz mi yönetemeyeceğiz?
Bizim tarafımızda kafamızı eğdirecek, onursuz hiçbir şey yok. Mesele çok basit, bir araya gelmek zorundayız. Halkın büyük bir bölümü Türkiye işçi sınıfının parçası olduğunu hissetmek zorunda. Türkiye Komünist Partisi, yirmi yıllık AKP döneminde bir tek yanlış analiz yapmadı, yanlış konumlanış almadı, kandırıldık demedi. Bir kez halkımızın çıkarlarına aykırı tutum almadık. Kolay kurtuluş yok, mücadele ederek kendimizi kurtarırız diyerek dürüst davranıyoruz.
Kaçış yok, evde oturarak da başınıza iş geliyor, kötülükleri ancak örgütlüyseniz aşarsınız. TKP’den korkmayın, TKP bu ülkenin geleceğidir. İnsanlığın çok uzun zamanı kalmadı ama o kadar çürüdü ki kolay yıkılır bu düzen. 100 yıl sonra da bu ülkede yaşayanlar bizim büyüklerimiz ne kadar cesur insanlarmış desinler. Biz bunu yapabiliriz.” (Sol Haber)
Comments